top of page
  • Diyetisyen Özge Bezirci Dikici

RENKLER VE BESLENME


Merhabalar sevgili okuyucularımız,

Hiç besinler ve renkleri arasındaki bağlantı dikkatinizi çekti mi. Sizce neden bazı besinler sarı, bazıları turuncu, bazıları yeşil? Aslında ne kadar ilginç değil mi, her besinin kendi tadı, kokusu ve dokusu olmasının yanında bir de kendine özgü rengi var.

Örneğin; brokoli yeşili dediğimde hepinizin gözünün önüne benzer tonlarda bir yeşil gelir. Limon sarısı dediğimde aklımızda şekillenen renk az çok aynıdır. Besinlerin faydalı içerikleriyle renkler arasında müthiş bir bağlantı var. Bugün size biraz bu konudan bahsetmek istiyorum.

Kırmızı ve mor besinler; Antioksidan kapasitesi yüksek olan kırmızı ve mor meyve ve sebzeler, bağışıklık sistemimizi korumada oldukça etkilidir. Hastalıklara karşı vücudumuzu korur ve kırmızı kan hücrelerimizi olumlu yönde etkilerler. Ayrıca, kalp-damar sağlığımız için de oldukça etkilidir. Domates, kırmızı biber, çilek, kiraz, böğürtlen, frambuaz, yaban mersini, nar gibi besinler örnektir.

Sarı ve turuncu besinler; Genellikle yüksek C vitamini ve yüksek lif içerikli besinlerdir. Toksinleri vücudumuzdan uzaklaştırarak vücut direncimizi arttırırlar. Yüksek lif içeriği sayesinde bağırsak sağlığımıza da olumlu katkı sağlarlar. Limon, portakal, mandalina, ananas, sarı biber gibi besinler örnektir.

Yeşil besinler; Yeşil besinler dediğimizde ilk aklımıza gelen koyu yeşil yapraklı bitkilerdir, oldukça zengin bir sınıftır. Lif, vitamin ve mineral içeriği oldukça yüksektir. Kansere karşı koruyucu ve K vitamini açısından zengindir. Mutlaka her öğünümüzde bulunması gerekir. Sadece yeşil yapraklı sebzelerde değil, meyvelerde de örnekleri bulunmaktadır. Brokoli, maydanoz, marul, roka, taze nane, dereotu, ıspanak, yeşil biber, yeşil erik, yeşil elma, taze fasulye, kabak gibi besinler örnektir.

Beyaz besinler; Beyaz besinler diyince aklınıza fazla çeşit gelmiyor olabilir ama şöyle bir düşünün. Sarımsak, soğan, karnabahar, süt, yoğurt, ayran, kefir, peynir gibi ürünlerin tamamı beyaz renkte. Enfeksiyonlardan koruyan, anti-inflamatuar etkisi olan bu besinlerin hayatımızda önemi çok büyük. Özellikle her gün 1 diş sarımsak ve 1 orta boy soğan beslenmemizde yer almalı. Ayrıca yoğurt, ayran, kefir gibi besinlerde bel-göbek çevresi incelmesinde etkili olup, probiyotik etkisi ile bağırsak floramızı düzenlemektedir.

Kahverengi ve siyah besinler; Bu renkler de nereden çıktı diyebilirsiniz. Haydi bir kez daha düşünelim. Kahve çekirdekleri, çörek otu, keten tohumu, keçiboynuzu, kuru üzüm ve kakao. Hepsinin faydası saymakla bitmez. Özellikle anti-kanserojen etkisi ile bilinen bu besinlerin ayrı ayrı kan şekerini dengeleme, tokluk hissi verme, bağırsak hareketlerini düzenleme, demir emilimini arttırma, tansiyonu dengeleme gibi müthiş etkileri var. Önemli olan düzenli tüketim ve miktar kontrolünün sağlanması.

YEMEK YEDİĞİNİZ ORTAMIN RENGİ İŞTAHINIZI ETKİLİYOR

Çoğu zaman mantığımızla hareket etsek bile, hepimiz duygusal canlılarız ve farkında olmadan algımız bizi çok etkiliyor. Etrafınızda gördüğünüz büyük markaların, reklamların ve tanıtımların hiç biri tedadüf değil. Hepsinin üzerinde ince ince çalışılıyor. Genellikle akşam 22:00 ve sonrasında yayınlanan akışkan çikolata reklamları, yakın çekim buzlu içecek görüntüleri, kırmızı bir fonda sunulan hamburger videoları… Hiç biri tesadüf değil, hepsi planlı. Belki o anda sizi etkilemiyor sanıyorsunuz ancak ertesi gün markete gittiğiniz anda bir gün önce izlediğiniz reklamın etkisiyle eliniz raflara gidiyor.

Kırmızı ve sarı; her zaman iştah açan renklerdir, dikkat çeker ve uyarır. Kırmızı diyince aklınıza gelen hamburger ve akışkan çikolata ve asitli içecek markalarını düşünün, hepsi kırmızı değil mi? Restoranlarda da kırmızı duvar, kırmızı koltuklara rastlayabilirsiniz. Büyüyen porsiyonlarla birlikte iştahımızı da açmaya yönelik. Özellikle çocuklara yönelik bu tarz çalışmalara dikkat etmek gerekiyor.

Mavi; rahatlatır, tokluk hissini arttır, yavaş yemek yemeyi sağlar. Yemek odalarınızda ve yemek tabaklarınızda mümkün olduğu kadar mavi renklere yer verin. Doyma algınızı etkilediğini göreceksiniz.

Yeşil; güven verir, iyi ve sağlıklı hissettirir. Organik ve doğal yaşamını destekleyen, genelde diyet restoranlarında ya da detox içecek markalarında yeşil hatta açık yeşil görürsünüz. Çoğu diyetisyenin logosu yeşildir, hatta yeşil elma sık sık kullanılır :) Sağlığı çağrıştırır, daha uzun ve kaliteli yaşamı simgeler.

Beyaz; dengeleyicidir, saflık ve temizliği temsil eder. Beyaz bir tabakta yemekler ön plana çıkar ve farkındalığı arttırır. Uzun süre çiğnemenizi ve yeme farkındalığınızın artmasını sağlar.

ÖNEMLİ NOTLAR;

-Yemek yerken özellikle televizyon, bilgisayar ya da telefon yemek masasından uzak ve kapalı olmalı.

-Dikkat dağılmamalı ve tamamen yemeğe odaklanılmalı.

-Bir lokma en az 25 defa çiğnenmeli. Lokmalar sağ ve sol çene arasında yer değiştirilerek tüketilirse, yavaş yemek çok daha kolay olacaktır.

-Yemeğin yanında su ya da ayran dışında bir içecek tüketilmemeli ve mümkünse düşük kalorili sebze ağırlıklı bir sebze çorbası ile akşam yemeğine başlanmalıdır.

-Sabah kahvaltılarında ise; yemek masası mümkün olduğu kadar pencereye yakın olmalı ve güneş almalıdır. Yeni güne taze bir başlangıç yapmak için mutlaka kahvaltı olmalıdır.

Sadece doymak için değil, keyif almak için yemek yediğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Bunu yaparken, ufak tefek renklerle ve ip uçlarıyla hayatınıza bir dokunuş eklemek istedim. Bu konuda ayrıntılı bir kitap yazmış olan sevgili meslektaşım İpek Ağaca Özger’in Renklerle Diyet isimli kitabına da göz atmanızı tavsiye ederim. Umarım faydalı ve keyifli olur :)

Renkli, sağlıklı ve güzel günler dilerim.

Diyetisyen Özge Bezirci Dikici


2.035 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page